Küçük bir mahalleye büyük bir market açılacaktı. Mahalle sakinleri marketin otoparkına toplanmışlar, heyecan içinde bekleşiyorlardı. Koca otoparkta kapladıkları yer pek azdı. Açılış törenine bazı siyasilerin de katılacağı duyulduğundan beri, öncesinde de heyecanla beklenen açılışı beklemek iyice güçleşmişti. Daha market inşaatının haberi yeni duyulmuştu ki, muhtar, kahvede etrafına toplanmış ahaliye şöyle demişti: Siyasinin geldiği yerde gül biter. Ahaliden yaşlıca biri, başını sallayarak doğrusun beyim yirmi sene önce vali gelmişti de ilkokulun halini görüp iki aya yaptırmıştı demişti. Muhtar hah diyerek yaşlıyı işaret etmişti; gözlerini kısarak yaşlıya dikmiş, sonra da iyice açarak ahalinin geri kalanı üzerinde gezdirmişti. Hem bu market, öyle büyük bir yatırım ki siyasilerin bitireceği güle bile gerek kalmayacak inşallah, diye de eklemişti. İnsanlar hevesle bekliyorlardı ama ne bekledikleri konusunda bir fikirleri yoktu. Akıllarını açıp bakacak olsaydık, güneş misali bir parlaklık görürdük; bu parlaklığın sebep olduğu göz kamaşmasından dolayı, beklenilen şeyin ne olduğu konusundaki fikirsizliği doğal karşılar ve aklı açtığımız gibi kapatırdık.
Edebî bir köşe.