İlk başları hatırlamıyorum. İlk hatırladığım o büyük boşluk. Yazımın belli olduğunu bilsem de, bu gerçek boşluğu değiştirmiyor. Uzun süre süzüldüm bu boşlukta. Ne olduğumun bile farkında değildim. Ama sonra, çok ışık yıllar sonra, biriyle karşılaştım. Griydi, yuvarlakça. Güldü. Üzerime üzerime. Bir yandan gülmesi devam ederken, bir yandan da kusura bakma ama, dedi, senin kadar şekilsiz ve çirkin bir taş görmedim. Bunu dedikten sonra kahkahaları iyice büyüdü. Uzayda ses yayılmaz ki demeyin. Uzayda ses yayılmaz ama alay yayılır. Üzüldüm böyle deyişine. Bir şey diyemedim. Daha ne olduğumu dahi yeni öğrenmişim, ne haddime ki bir şey demek.
Edebî bir köşe.